Thursday, December 06, 2007

Otuzu Devirmek...

Otuzu Devirmek...
Geçen günlerde 30'lu yaşlara adım attım, 30'u da geçtim artık 31 yaşındayım...

Özellikle üniversite çağında insan, 30'uma gelince nasıl olacağım, neler olacak diye düşünüyor. En azından ben çok düşünmüştüm. Henüz iş alanını seçmesem de en azından mesleği seçmiştim, endüstri mühendisliği. Şans veya şanssızlık, endüstri mühendisi demek hem her şey hem de hiçbir şey demek. Ben, maydanoz mühendisi oluyoruz derdim o yıllarda, her şeye katılabildiğimiz için...

Ben de son sınıfa kadar "ne olacağıma" karar vermemiştim. Zaten "ben sana meeendüz olamazsın demedim adam olamazsın dedim" ler olduğu için adam olmaktı hedefim. Son dönem aldığım bitirme tezimde kendimi zorlayarak, hem üretim sektöründe hem hizmet sektöründe proje çalışması yaptım. Daha önceki teknik gezilerden, mezun apla-agabeylerimizden de bir şeyler görüp, duymuştum ama bitirme tezinde çalışma hayatını ucundan da olsa tanıma şansım oldu.

Gördüğüm şuydu ki, sevdiklerim çok belirgin olmasa da sevmediklerim açıktı. Üretim, fabrika ortamı, bankalar bana uygun değildi. Hiç mi gitmedin görüşmelerine derseniz çok gittim.

Derken çalışma hayatına yüksek lisansımla beraber başladım. Sizleri iş hayatımı anlatarak sıkmayacağım merak etmeyin.

Gördüm ki, insan kendine uygun ortamlarda ve şartlarda başarıyı yakalıyor. Bir de deneyimsizliği aşınca. Geçmiş 9 yıla bakınca yaptığım onca hatanın beni olgunlaştırmaya başladığını görsem de sürecin tamamlanmadığı kesin :) Üniversiteli bir arkadaş, bir söyleşide "farkında olup dayanmak nasıl demişti sistemin içinde olarak"... Bence en değerlisi, farkında olup da duruşunu değiştirmemek asıl, bozulmamak.

Bazen düştüm, kalkamayacak duruma da geldim. Ama biliyordum ki, bazen sıçramak için eğilmek lazımdı, bir şekilde ailemin desteğiyle dayandım.

İş dışında neler yaptım... Çok dirensem de evlenmem diye doğru insanı bulunca insan yine değişiyor. İşte kırılmadan bir eğilme daha :)

11 yıl İstanbul'dan sonra Ankara'da nasıl yaşarım diyordum denizsiz. Ama şans, Ankara'da buldum Deniz'imi. Evlendim yaklaşık 20 ay önce ama yine farklıydı, kara da evlenmedik.

Nerede duyduğumu hatırlamıyorum, "önemli olan inek gibi birbirinin gözünün içine bakmak değil, ileride aynı noktaya bakmak" sözünü. İşi seçtikten sonra hayattaki en önemli diğer bir seçim, daha da önemlisi eşini seçmek. Hayatı paylaştığınız insanı doğru seçmek yine kendimizi tanımaktan geçiyor. Aile,para, kariyer, hobiler, herşey aynı olamaz, hatta olmamalı ama değerleriniz yaklaşık olursa hayatınız daha güzel geçer bu kesin.

Doya doya hayatı zevkle paylaşabiliyorsanız, değerleriniz ortaksa doğru insanı bulmuş olabilirsiniz, olasılık çok az aman onu kaybetmeyin derim :)

Yol daha uzun tabi. Umarım bu 30 yıl yazısından 1-2 tane daha yazabilirim :) Umarım yaşlanınca daha az sıkıcı yazılar yazarım, sizler de okur eğlenirsiniz...

@rtemiz :)

No comments: